"KAYIPLAR BULUNSUN FAİLLER YARGILANSIN" 552. HAFTA

İnsan hakları savunucuları ve kayıp aileleri olarak her Cumartesi düzenlediğimiz “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” barışçıl anma eylemimizin bu haftasında kayıplarımızın faillerinin bulunması ve yargılanması için bir aradayız. Yıllardır eşit yurttaşlık temelinde,  insana yaraşır, barış ve huzurlu bir ülkede uyanmayı arzuluyoruz.

Her Cumartesi günü ellerimizde kayıplarımızın fotoğraflarıyla sessizce oturuyoruz. Bu sessizliği gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan kayıp bir insanımızın öyküsü böler.

Bu hafta 29 Ekim 1995 tarihinde Mardin’e Dargeçit ilçesi Ulaş Köyünde evinden alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Abdurrahman COŞKUN’un akıbetini sormak için toplandık.

01.04.1974 de Mardin ili Dargeçit ilçesine bağlı Ulaş köyünde doğan Abdurrahman Çoşkun hem çobanlık yapıyordu, hem de okuyordu.  Ortaokul öğrencisiydi. 1993 yılıydı. Bir grup asker Abdurrahman ve 2 arkadaşını alarak bir mağaraya götürdü, “gidin içine bir bakın, ne var orda” dediler. Mağaranın kapısına mayın döşenmişti. PKK militanlarına tuzak kurulmuştu. Abdurrahman ve arkadaşları kendilerine kurulan tuzaktan habersiz içeri girdiler ve içeri girer girmez mayın patladı. Patlama sonucu Abdurrahman bir gözünü kaybetti, vücudunun birçok yerinde derin yaralanmalar oluştu. İki arkadaşı ise yaşamını yitirdi. Vücudunun birçok yeri parçalanan Abdurrahman, 4 ay hastanede tedavi gördü.

Abdurrahman okuluna devam etti. Lise 1. sınıftaydı.  29.10.1995 tarihinde gece saat 03.00 sıralarında askerler evlerine baskın düzenleyerek Abdurrahman’ı gözaltına aldılar. Bu arada aynı köyden 6 kişi daha gözaltına alınmıştı. Ertesi günü aile, Dargeçit savcılığına ve askeri tabura Abdurrahman’ı sordu. ‘Abdurrahman biz de’ dediler. İkinci günü ailesi hem savcıya hem de taburdakilere Abdurrahman’ı tekrar sordu. “5 kişiyi bıraktık, iki öğrenciyi de Mardin”e gönderdik dediler.

Aile 9 gün boyunca hep aynı cevabı aldı. Abdurrahman’ın hayatından iyice endişe etmeye başladı. Mardin’e gidip tekrar Abdurrahman’ı savcıya sordu. Savcı, “sizin Dargeçit’te savcınız var, niye buraya geliyorsunuz” dedi ve bağırarak tersledi. Tekrar Dargeçit savcısına gelen aile, savcıya Abdurrahman’ı sordu.  Bu kez Dargeçit savcısı “bana kâğıt geldi, serbest bırakmışlar sizinkileri” dedi. Abdurrahman’ın yakınları daha ilk günden 5 kişiyi serbest bıraktığınızı söylediniz, 9 gündür hiçbirini göremedik. Şimdi de iki kişiyi bıraktığınızı söylüyorsunuz, peki bu çocuklarımız neredeler’’ diye ısrarla sordular.

Ailelerin çoğu yaşlı ve Türkçe bilmiyorlardı. Biraz Türkçe bilen içlerinden biri.  Savcının Dargeçit savcısını arayarak  ‘Siz niye bana tekrar gönderdiniz bunları’ diye bir süre tartıştığına tanıklık etti.  Başvurular hep sonuçsuz kaldı. Ve babası da köy ortasında işkence edilerek öldürülen Abdurrahman Coşkun’dan bir daha haber alınamadı.

Uluslararası hukuka göre gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Her devlet, bu suçu önlemeye ve gerçekleşmesi halinde suçun mahiyetine göre cezalandırmakla yükümlüdür. Devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmesini istemek suç değil, en doğal hakkımızdır. Suç olan kaybedenleri korumak, onları hukukun üstünde tutarak cezasız bırakmaktır.

İnsan Hakları Derneği Batman Şubesi olarak her zaman olduğu gibi bu hafta da  çağrımızı yineliyoruz; tüm kayıpları, faili meçhul cinayetlerle katledilenleri anarak;

İnsan hakları savunucularının adalet ve hakikat arayışının asla bitmeyeceğinin de altını çiziyoruz. Acılı anaların ve ailelerin yüreklerini bir nebze de olsa rahatlatma adına, gözaltında kaybedilen insanların akıbetlerinin araştırılmasını, faillerinin bulunup yargılanmasını ülke tarihinin karanlık sayfalarına ışık tutulmasını ve bu kara lekenin bir an önce temizlenmesi için gerekli adımların atılmasını istiyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ BATMAN ŞUBESİ

Bu haber daha önce 47 kez okundu.